Şu kullanıcı olarak giriş yapıldı:
filler@godaddy.com
Şu kullanıcı olarak giriş yapıldı:
filler@godaddy.com
Günümüzde en sık rastlanan ölüm nedenlerinden biri olan kanser önemli bir halk sağlığı sorunudur. Bu sebeple hem koruyucu tedbirlerle oluşumu engellenmeli, hem rutin sağlık taramalarıyla erken tanısı teşvik edilmelidir. Kanserde hastalık tedavi edilebilir düzeydeyken tanı konması anlamına gelen erken tanı hayati önem taşır. Her kanser türünde farklı uygulamalarla erken tanı şansı değişmekle birlikte genelde erken tanı için doğru testlerin seçimi önemlidir. En yaygın olarak görülen kanser türleri erkekte akciğer, prostat, mesane ve kolon iken kadında meme, tiroid, kolon, mide ve uterus kanserleridir. Her biri basit tarama yöntemleri ile tanısı konabilen bu kanserlerin kanser otoriteleri tarafından yaş gruplarına göre tarama önerileri belirlenmiştir. Koruyucu hekimlik açısından erken tanıdan bir adım ötesi kanser olma ihtimalinin hesaplanarak koruyucu tedbirlerle kanser gelişiminin önlenebilmesidir. Bu da kansere yatkınlık oluşturan genlerin araştırılması ile mümkün olabilmektedir.
Sağlıklı bireylerin kansere yakalanma riskinin öngörülebilmesi için genetik değişikliklerin saptanması son derece değerlidir. Bazı ailelerde toplumun kalanından daha yüksek oranda kanserli birey olduğu bilinmektedir. Bu grup kanserler için “kalıtsal” terimi kullanılmaktadır. Kalıtsal nedenler, kanser vakalarının yaklaşık % 10'unu oluşturur ve kanser hastalarının tahmini % 20'sinde pozitif bir aile öyküsü vardır. Kalıtsal kanser sendromu, ailede görülen yüksek kanser riski olarak tanımlanır. Risk, belirli genlerdeki kalıtsal mutasyonlardan kaynaklanmaktadır. Riskin kalıtımsal olduğu en yaygın kanser türleri; meme-over-pankreas, kolorektal kanserler ve tiroid kanserleri olmakla birlikte bunlarla sınırlı değildir. Aynı aile içinde farklı kanser türlerinin görüldüğü sendromlar da vardır.
Kromozomlardaki yapısal değişimler, hücrenin DNA onarım mekanizmasındaki defektler ve hücrelerimizdeki DNA’da meydana gelen metilasyon değişiklikleri kolorektal kanserin ortaya çıkmasında rol oynayan en önemli moleküler mekanizmalardır. Hücre içerisinde normal şartlar altında her zaman DNA hataları olmakta ve bu hatalar hücrenin DNA onarım mekanizmaları tarafından onarılmaktadır. MLH1, MLH3, MSH2, MSH6, PMS1 ve PMS2 olarak isimlendirilen genler bu onarım mekanizmasında yer alırlar. İşte bu genlerde meydana gelebilecek mutasyonlar genlerin işlevlerini bozacakları için hücrenin DNA onarım mekanizması da zarar görür ve eskisi kadar iyi çalışamaz. Bu durum tümör gelişimini kolaylaştırarak ailesel kanserlerin gelişiminde rol oynayabilir.
Kadınlarda en çok karşılaşılan kanser türü olan meme kanseri kendi adını verdiği BRCA1 ve BRCA2 genleri ile ilişkilendirilmiş. Genel popülasyon riski %10-12 olan meme kanserinde için diğer risk faktörleri: cinsiyet, yaş, ilk adet ve menopoz yaşı olarak bildirilmektedir. Bunun yanı sıra yüksek penetranslı ve düşük penetranslı genler, modifiye edici genler ile epigenetik etkenler meme kanserinde önem taşımaktadır. Meme kanseri olgularının 8 ile 10’da birinin ailesel olduğu ve tüm olguların %3,5-6’sında BRCA1 ve %2-3,5inde BRCA2 geni mutasyonlarının saptandığı bilinmektedir.
BRCA1 ve BRCA2 geni mutasyon araştırılması için yüksek risk taşıyan bireylerin saptanması gerekmektedir. Yüksek risk ailede meme kanseri tanısı almış bireyler olması, kendisinde veya aile bireylerinde 50 yaş öncesinde meme kanseri tanısı olması, aynı bireyde hem yumurtalık hem meme kanseri öyküsü olması, aynı bireyde her iki memede de kanser tanısı varlığı olarak sıralanabilir.
Bu majör etkili kanser yatkınlık geni taşıyıcılığı önemli risk faktörleri arasında olup ailesel meme kanseri olgularının izleminde önemli yer tutmaktadır. Aile öyküsü pozitif olan olgularda görece ve efektif riskleri belirleyerek, BRCA1 ve BRCA2 mutasyonlarını taşıma olasılığını kestirmek, kanser oluşumuna genetik yatkınlık olup olmadığını belirlemek, bireyin kendisi için en uygun kararı verebilmesine ve yaşam süresini ve/veya kalitesini yükselterek klinik uygulama karar sürecine katkıda bulunmayı sağlamaktadır. Tüm bunların yanı sıra günümüzde BRCA1 ve BRCA2 mutasyon varlığı yeni bir tedavi ajanı olan PARP inhibitörlerinin kullanılması için hedef oluşturur.
BRCA1 ve BRCA2 gen mutasyon analiz testi gerek kişi için en doğru tedavi planının yapılması, gerek akıllı ilaç kullanımı, gerek aile bireylerindeki riskin belirlenmesi için kullanılan testtir. Genlerin tam anlamıyla analiz edilebilmesi için nokta mutasyonların yanı sıra genin ekzonlarındaki büyük artış ve azalışlarının da incelenmesi gerekmektedir.
Yüksek risk taşıyan bireyler mutlaka genetik danışmanlık almalıdır. Genetik danışmanlık sırasında gerek görülürse BRCA1 ve BRCA2 geni yanı sıra içinde TP53, PTEN, STK11/LKB1, CDH1, CHEK2, ATM, MLH1, MSH2 genlerinin de olduğu 23 gen daha içeren kalıtsal kanser paneli testi önerilebilir.
Telif Hakkı © 2021 Prof. Dr. Ajlan Tükün - Tüm Hakları Saklıdır.
GoDaddy Destekli
Web sitesi trafiğini analiz etmek ve web sitesi deneyiminizi optimize etmek amacıyla çerezler kullanıyoruz. Çerez kullanımımızı kabul ettiğinizde, verileriniz tüm diğer kullanıcı verileriyle birlikte derlenir.